Hüsnü M. Özyeğin Vakfı ile başlattığımız Kadın Arıcılar projesi kapsamında üretilmektedir. Havza köylerimizde sadece kadınlara açık olan arıcılık çalışmasıyla elde edilen doğal bal, kooperatifimiz aracılığıyla pazarlanmaktadır. Kooperatifimiz, sıkı disiplin içinde ve ekolojik değerlere saygı çerçevesinde elde edilen balı, analizlerini yaparak ülkenin dört bir yanına göndermektedir. Havzada arıcılığın yaygınlaşması, pek çok alanda sıkıntı yaşayan kadınlar için çok önemli kazanımlar sağladı. İlk kez 2011 yılında 3 kadınla başlatılan arıcılık projemiz; 2012 yılında 25, 2013 yılında da 12 kadının sisteme girmesi ile toplam 40 kadın için geçim kaynağı haline gelmiştir. Projeden önce yalnızca kendi aileleri için bal üreten kadınlar; bugün yıllık yaklaşık 6 ton bal üretimi gerçekleştirmektedir. Hedefimiz Kavar Balı’nın kalitesini koruyarak tanıtmak ve köylerimizin kalkınmasında rol almasını sağlamaktır. Özellikle köylerde kadınlar bir araya gelerek deneyim paylaşımı yapmakta, gerektiğinde Kooperatif ve Vakıf personeli ile iletişime geçmektedirler.
Kavar’ın Eşsiz Florası
OLYMPUS DIGITAL CAMERA
“Arıcılık çok güzel bir şey oldu. Kavar’da kadınların kendilerine güveni oldu. Mesela bazen kooperatif şey yapıyor, “balı alalım balı şöyle yapalım” dedikleri zaman kadınlar diyor ki niye bizim fikrimizi sormuyorlar. Üreticisi biziz. Yani en azından bizim de fikrimizi sorsunlar. Kadınlar kendilerini artık bir şey yapıyor hissediyor. Bize de sorsunlar ama bir zamanlar hayvan satıldığı zaman bir keçi bir inek satıldığı zaman kadınlar demiyordu bizim de fikrimizi sorsunlar. Çünkü onların payı olsa bile arıcılık gibi değildi yani. Arıcılık bizim uzmanlık alanımız yani.” (Arıcı Kadınlar, Düzcealan, 2014)
“Açıkçası söyleyeyim, köyde başta çok dalga geçen de oldu, Şengül de (uzman) biliyor. O kıyafeti giydiğim zaman “Aman ne yapacaksın?” diyorlardı. Bazen hep soruyordum Şengül’e “Acaba bizim hiç balımız olur mu?” diye. Şengül de “Hiç olmazsa bile minimum yetmiş-seksen kg. balın vardır Ayşe abla” deyince bana hayal gibi geliyordu. Ama balı çıkardık, komşum yedi, misafirim yiyor, çocuklarım yiyor, satıyorum, telefon geliş-gidişleri oluyor, yani ben ticaret yapıyorum”. (Arıcı Kadınlar, Kolbaşı 2014)
“Tabii ki mutluyum, çünkü ben arıcılığa benim ailem istemezken girdim. Benim ailem ilk başta destek vermezken sonra kendi kendilerine bana destek vermeye başladılar. Onlar benden daha çok önemsemeye başladılar. Tabi ki ben satınca aileme de katkım oldu… Ağırdır kaldıramazsın bu yükü dedi babam, çünkü bakımı biraz ağır geliyordu bana. Bakımı kolay ama kovanları kaldırması zor geliyordu fiziki olarak. Onun dışında herhangi bir sorunum olmadı çok şükür. Biraz fazla kafam çalışıyordu hemen kapıyordum. O yüzden öyle bir olmuştu ki komşular hep beni çağırıyordu. Ben evde hep sorun yaşıyordum. Babam yeter diyordu. Sana kimse el atmıyor, sen niye bu kadar gidiyorsun diyordu. Öyle böyle en son millet öğrendi ben de onlara yardım etmedim . Ben 11 yaşından beri çalışıyorum ama hiç kendi işim olmamıştı. Kendi işim olunca benim kendime güvenim oldu. Kendi işim olunca daha mutlu oldum.” (Arıcı Kadınlar, Kolbaşı, 2014)